01 Ekim 2023 - Pazar
Doç Dr Derya Berrak: Ben Bir Başkasıdır?
Doç Dr Derya Berrak: Ben Bir Başkasıdır?
Yazar - Doç Dr Derya Berrak
Okuma Süresi: 5 dk.
718 okunma
Doç Dr Derya Berrak
-BEN BİR BAŞKASIDIR!
Doç. Dr. Derya BERRAK
Gelmiş geçmiş asi yazarların isyan ateşini taşıyan kelimeleriyle, sıradanlığın ve toplumun dar kalıplarının sınırlarını zorlayan büyülü bir ifade belirir karşımıza: "Ben bir başkasıdır!" Bu ifade, edebiyatın en asi seslerinden biri olan Arthur Rimbaud'un dilinden süzülen kelimeler aslında. Belki de, kimliğin ve insanın kendini ifade etme gücünün en derinlerine yolculuk etmeye bir davet…
Rimbaud, 19. yüzyılda, romantizmin karanlık ve karmaşık yollarında kaybolurken, bu sözü bırakır ardında. Kimlik bir maske olmaktan çok daha fazlasıdır, çünkü her an bir başkası olabiliriz. Kendimizi ve dünyayı yeni bir ışıkla görmek, bu asi şairin hediyesidir bize. Bizler, kelimeleri ufuk çizgisinde takip eden asi ruhların yolcularıyız. Her cümlenin altında yatan gerçeği arayanlar, geceleri uyumayanlarız. Kendi içimizdeki isyanı kalemimizle keşfetmek, sıradanlığın tutsaklığından kurtulmanın yolu olmalı.
Toplumun kalıplarına sığmayı reddedenleriz biz. Kimliklerimizin sınırlarını zorlar ve yeni dünyalar yaratırız ilmek ilmek. Hatta bazen o ilmeklerin boğazımıza geçirileceğini bile bile sever, mücadele eder, aydınlığı izleriz. Rimbaud'un bu isyankar ifadesi, bize her birimizin içinde mücadeleci güçlü bir ruh yattığını hatırlatır. Böylece, kendi içsel denizlerimizin derinliklerine dalarız, kelimelerin büyülü çağrısına kulak veririz. Bizler, insanların farklılıklarını ve çelişkilerini kucaklamak yerine, onları reddedenlerin karşısında duran asi yazarların kalemlerinin izini süreriz. Rimbaud'un "Ben bir başkasıdır" dediği her an, yeni bir aydınlanmanın habercisidir çünkü; kendimize sıkça söyleriz.
Kelimelerin ateşiyle oynarız biz. Kimliğin esaretinden kurtulmanın ve gerçek özümüzü keşfetmenin çağrısını taşırız içimizde. Her kelime, her cümle, yeni bir başkası olmanın yolunu aydınlatır. Yılmadan mücadele ederek üretmek , gitmek, bazen de gitmemek; yeni başlangıçları sevmek , geçmişin kayboluşuna izin vermemek; samimiyetsizliğin ve sıradanlığın kelepçelerini kırmaya karar verenlerin manifestosudur. Biz bir başkasıyız, ve bu başkası her an yeni bir düşünceyle, yeni bir umutla doludur.
Rimbaud'un isyan ateşini taşıyan ifadesi, insanın kendini sürekli olarak yeniden tanımlama yeteneğine bir selam gönderir. İçsel dünyamızın derinliklerine dalarız, kelimelerin büyüsünü takip ederiz. Her kelime, her cümle, bir öncekinden farklı bir bakış açısını temsil eder. İç dünyamızın labirentlerinde kaybolurken, yeni bir başkası olma cesaretini taşırız. Soru şudur: İçsel dönüşüm, gerçek kimliğimizi bulma yolculuğunda bir yol mu, yoksa bir uçurum mu? Yanıt, her birimizin kendi içsel yolculuğunda keşfetmesi gereken bir sır ve hayatın derin bir bilinmeyeni olarak kalır.
Gerçek kimliğimizi bulma yolculuğunda, her an bir başkası olmanın anlamı, aslında kim olduğumuzu ve kim olabileceğimizi daha iyi anlamamızdır. Bu yolculukta uçurumların varlığı, bir özgürlük ve büyüme potansiyeli sunar. İçsel dönüşüm, bizi gerçek kendimize yaklaştırırken, kimliğimizin sınırlarını zorlamamızı sağlar. İşte bu yüzden, belki de bir başkası olmanın ardında yatan gerçek anlam, aslında kendimizi bulmaktır. İçsel dönüşüm, kim olduğumuzu ve kim olabileceğimizi araştırmanın sonsuz bir yolculuğudur ve bu yolculukta uçurumlar, keşfetmeye değer gizemler barındırır. İçsel yolculuğun zirvesine ulaştığımızda, belki de gerçek olan şey, kendimizi bulmamız ve bu sonsuz yolculuğun ise sadece bir başlangıç olduğunu anlamamızdır.
İçsel dönüşümün sırrını çözmek, kimliğimizi ararken bazen bizi uçurumun kenarına sürükler gibi görünür. Eski kimliklerimizi terk ederken, bilinmeyene atarız kendimizi. Ancak bu uçurumlar, aslında derinliğimizin keşifleri için gereken cesaretin ta kendisidir. İçsel yolculuk, sıkışmış bir zihnin ötesine geçmektir, yeni bir başkası olmanın kapılarını aralamaktır. Yunus Emre'nin dediği gibi, "Beni ara, seni bulayım." İşte bu ifade, sadece coğrafi sınırların ötesine değil, aynı zamanda kendi iç dünyamızın derinliklerine doğru bir yolculuğu simgeler. Ömer Hayyam'ın şiirlerinde de bu arayışı buluruz. Kimileri doğunun gizemine ve kimileri batının rasyonalitesine yaslanır, ancak asıl sır, her ikisinin de ötesindedir.
Işık, ne doğudan ne batıdan gelir; Işık içimizden yükselir!
Yorumlar (2)
Tüm Yazıları