13 Mayıs 2024 - Pazartesi
Beşiği Sallayan El Dünyaya Hükmeder... Etmiştir..Edecektir...
Beşiği Sallayan El Dünyaya Hükmeder... Etmiştir..Edecektir...
Yazar - Doç Dr Derya Berrak
Okuma Süresi: 4 dk.
228 okunma
Doç Dr Derya Berrak
-BEŞİĞİ SALLAYAN EL DÜNYAYA HÜKMEDER.. ETMİŞTİR.. EDECEKTİR…
Prof. Dr. Derya YENTÜR
Annelerin mitolojik öykülerdeki kutsal rolü, günlük yaşamda taşıdıkları önemi yansıtır. Beşik sallayan el, sadece bir çocuğun dünyasını değil, tüm insanlığın kaderini belirler. Bu nedenle, annelik sadece biyolojik bir olgu değil, aynı zamanda insanlığın varoluşunu sürdürme ve yolunu aydınlatma sürecindeki en temel unsurdur.
Anadolu mitolojisinde anne kavramı, toplumun temelini oluşturan bir yapı taşıdır. Kartal (Ana) figürü, bazı Türk boylarının soyunun kökeni olarak kabul edilir; kısır kadınların çocukları olması için kartala dilekler sunması bu inancı pekiştirir. Ağaç (Ana), soyun devamı ve türeme unsuru olarak önemlidir. Özellikle (Ulu) Kayın Ağacı, Tanrı Ağacı olarak kabul edilir ve doğurganlığı simgeler. Annelik, çocuk sahibi olma arzusunun ve toplumdaki saygınlığın bir göstergesi olarak değerlendirilir. Ak Ene, ışığın ve sevginin sembolüdür. Tanrı Ülgen'e ilham veren ilk varlık olarak, suyun yaratıcı gücünü sembolize eder. Diğer önemli bir figür olan Umay Ana, doğanın ve yaşamın şefkatinin temsilidir. Tarlaların ve bahçelerin koruyucusu olarak kabul edilir ve doğum sırasında ve sonrasında kadınlara güç ve koruma sağladığına inanılır. Umay Ana'nın varlığı, insanın doğayla olan derin bağını ve doğurganlığın kutsallığını yansıtır. Umay Ana’nın, hamile kadınların doğum sancılarını azaltmaya yardımcı olduğu ve doğumdan sonraki üç günlük süreçte kadının başında beklediği düşüncesinden dolayı bazı toplumlarda, birçok davranışta ve eylemde “Umay Ana” dan bahsedilmektedir. Hatta doğum başta olmak üzere bütün işlerin kolay geçmesi amacına yönelik olarak söylenen “Benim elim/kolum değil Umay Ana’nın eli/kolu, benim yolum değil Umay Ana’nın yolu” ifadesi ile evde yalnız kalan çocuklar için “Umay Ana’ya bıraktım”, yolculuğa uğurlanırken “Umay Ana’ya havale ediyorum” ve koruma düşüncesi çerçevesinde “Umay Ana korusun” gibi tabirlerin kullanılması, Umay Ana’nın hem elinin bereketinin hem de onun koruyuculuğunun bir işareti olarak yorumlanmaktadır.
Geçmişten günümüze, annelik kavramında anne sütü kutsal ve besleyici bir rol oynamaktadır. Mitolojide, Kartal (Ana) ve Ulu Ana gibi varlıkların sütü, çocuklara ruh veren bir güç olarak kabul edilir. Şaman adayları, kanatlı bir geyik veya kartalın sütüyle büyütülerek terbiye edilir, bu da anne sütünün ezoterik bilgilerin aktarımında önemli bir rol oynadığını gösterir. Anadolu mitlerinde geyik ve Yer Ana'nın kahramanlara sütten kesilinceye kadar annelik etmesi, annenin çocuğa karşı süt hakkını ve annelik bağını vurgular.
Annelik; kötülüklere ve düşmanlıklara karşı mücadele noktasında da savunma gerektiren önemli bir sorumluluğa sahiptir. Bu işlevin, destanlarda (ve masallarda) da genel olarak ideal bir eş veya anne olarak kadının; cesaretli, atılgan/girişken, becerikli, ata binebilen, kılıç kuşanabilen ve yeri geldiğinde savaş meydanlarında eşine yardım edebilen bir kahraman şeklinde ön plana çıktığı görülmektedir. Annelik, sadece çocuk için değil, aile için de koruyucu bir içgüdüdür. Türk destanlarında, annenin koruyuculuk ve fedakârlık gösterdiği anlar sıkça görülür. Örneğin, Boğaç Han'ın annesinin dağ çiçeklerini toplayarak onu tedavi etmesi, anneliğin zorluklara katlanma ve koruma içgüdüsünü açıkça gösterir.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları