28 Nisan 2023 - Cuma
Sosyolog Ateş Giritlioğlu: Gün Olur Asra Bedel
Sosyolog Ateş Giritlioğlu: Gün Olur Asra Bedel
Yazar - Sosyolog Ateş Giritlioğlu
Okuma Süresi: 8 dk.
563 okunma
Sosyolog Ateş Giritlioğlu
-GÜN OLUR ASRA BEDEL
İnsanlar hayatında bir kez de olsa kendilerine şu soruyu sorup cevaplandırmalıdır. Sahip olduğumuz her şeyi yitirdiğimizde bizi ayakta tutacak olan nedir?
Sesinizi duyanlar var;
Gök kubbeyi sızlatan sesininiz duyduk da geldik ötelerden ötelerin ötesinden geldik. Her kesimden Türkünden, Kürt’ünden, Alevi’ sinden Sünni’ sinden, sağcısından, solcusundan birleşip de geldik. Bir olduk, iri olduk, diri olduk hem hal olduk da geldik, gelebilenler geldi, gelemeyenler yürekleri gönderdi. İki büklüm 70’ lik nine yatağını sırtlayıp gönderdi. Hiç bir şeyi olmayanlar üzerindeki ceketini, çorabını, cebindeki son kuruşunu gönderdi. İşte o gün öyle bir gündü.
Ne zaman insan oluruz bilir misiniz ? ‘’ hırsla değil aşkla çalıştığımız zaman, komşumuz açken tok yatmadığımız zaman, bizim gibi düşünmeyenlere kızmadığımız zaman, her canlının en az bizim kadar yaşam hakkı olduğunu anladığımız zaman, ağacı çiçeği hatta yerdeki çakıl taşını dahi sevmeyi öğrendiğimiz zaman, sadece kendi çocuğumuzun değil tüm çocukların geleceğini düşündüğümüz zaman, kıymet bildiğimiz hak yemediğimiz dosdoğru olduğumuz zaman, binaları değil insanlığı dürüstlüğü ve hoş görüyü yükselttiğimiz zaman’’ diyerek nede güzel anlatmış yazan
İşte biz bunları görmez, okumaz, yazmaz olduk, bunları söyleyenleri dokuz köyden kovar olduk, hoca ilimden, irfandan, fenden bahsederken biz ne söylediğine değil kimin söylediğine baktık, işimize geleni aldık sahte düşüncelere kapıldık.
Boşuna dememişler isteyen çaresini, istemeyen bahanesini bulur. Şairin dediği gibidir aslında yaprak ağaçtan sıkılmıştı, son bahar bahaneydi. Deprem bahaneydi yıkılan aslında binalar değil top yekûn çürümüş bir felsefeydi.
Afrika da bir üniversitenin girişinde şöyle yazıyormuş. ‘’Her hangi bir milletin yok edilmesi için atam bombasına veya uzun menzilli füzeler kullanılmasını gerektirmez buna ihtiyaç yoktur. Sadece eğitim kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir. Bunun neticesinde hastalar doktorların elinde ölür, binalar mühendislerin elinde çöker, para ekonomistlerin elinde kaybolur. İnsanlık bu tür din adamlarının elinde ölür, adalet bu tür hâkimlerin elinde kaybolur. ‘’ kaybolan değerlerimizi göremedik sahip çıkamadık onlar için mücadele edemedik. Eğitimde milli bir felsefeniz yoksa çöküşünüz kaçınılmaz olur. Biz ne bekliyorduk ki bundan farklı bir şey mi bekliyorduk. Bundan farklı bir sonuç beklemek aptallığın belirtisidir.
İşte her şey ortada görmüyor musunuz ? Afad’ın kurduğu çadırlar işte orada, ötede bir bak ne nizam var ne düzen işte felsefesizlik bu, bir de onların yanında gâvur dediğimiz insanların kurduğu çadırlara bak nasıl nizam içinde sonra bak şu hemen ilerdeki molozların içinden o yabancıların enkaz altından çıkardıkları çocuğu annesine dahi göstermeden sarılıp öpmeden hey canlanıp kalp krizi geçirmesin diye kırık kemikleri varsa batmasın, boynu beli kırıksa felç olmasın diye, direk sağlık ekiplerine nasıl götürdüklerine bak sonrasında gözyaşlarına bak, hemen onun yanında bizim bazı ekiplere bak çıkarılan çocukları nasıl kucaktan kucağa dolaştırdıklarına bak sağ kurtarıp nasıl öldürdüklerine bak, biz çıkardık diye poz vermeye çalışanlara bak. işte görüyorsunuz yaptığı işin felsefesini öğrenen ile öğrenmeyen arasındaki farka bak.
Üç sınıf insan vardır hikmeti sevenler, şerefi sevenler, kazancı sevenler. Felsefe ortadan kalkarsa kazancı sevenler her yeri işgal eder her şeyi satın alır. Buna da müsaade edilirse sonuç ortada.
"Depremden etkilenen şehirleri ihya sürecini kültürden, sanattan anlayan, sosyolojiyi, demografik yapıyı bilen bilim insanlarından oluşan bir heyetle yöneteceğiz." dedi. Bakan duydunuz mu? Bakın insanların ölümü nasılda doğruları ortaya çıkarıyor.
Felsefesiz hayat olmaz. Felsefe demek bilgeliğe duyulan aşk demektir. Her kesin her işinde her şeyinde ahlak felsefesini yaşaması, yaşatması lazım, ekmek kadar aş kadar barınma kadar önemlidir, ihtiyaçtır. Yoksa elde ettiklerinden mutlu olamazsınız. İnsanlar bu felsefenin peşinden giderken ‘’Düzenim bozulur hayatım alt üst olur diye endişe etmemesi gerekir. Nereden biliyorsunuz hayatınızın altının üstünden daha iyi olmayacağını ‘’
Toplumun bu cağda cahil olacak kadar ne zamanı nede lüksü var.
İki şekilde yaşanır hayat… Ya yaşadığın her kötü olaya oturup üzülür, kendine yazık edersin, ya da, yaşadıklarından öğrenmen gerekeni öğrenir yoluna deva edersin.
Toplumun her bireyi yaşananlardan ders çıkarıp şunları iyi bilmeli; kimseyi putlaştırmaması, aklını teslim etmemesi, kutsal davları fani insanlar üzerine inşa etmemesi gerekir. Davalar kalıcı insanlar fanidir. İnsanların yarattığı tanrıya değil bizi yaratan tanrıya boyun eğmeli, bilgiyi doğru temiz kaynaktan almalı, sorgulamalı, cenneti satanlara inanamamalı, fakirliği övenlere aldanmamalı, bunların yaşamlarına dönüp bir kez olsun bakmalı, zenginliği nasıl da bu dünyada yaşadıklarını göreceksiniz, bilginin peşinde koşmalı, felsefesiz hiçbir şey olmaz, her şeyden önce yaptığınız her işin felsefesini öğrenmelisiniz. Bilim din, etik, estetik, sanat, tarih yaşam, iş, eğitim öğretim, siyaset felsefesiz olmaz.
Başkasının gölgesinde de duranın gölgesi olmaz, Siz doğru olun, olmayanlar utansın.
Bir gün herkes fotoğraflarda anı olarak kalacak… Ama hani eşinin cenazesini motosiklet ile kucağında taşıyan insan var ya o resim o kare asla unutulmayacak. Toplumun her bir bireyi de o kareyi unutmasın, Mutsuz olmak, her şeyi bilmek; mutlu olup da aptalca yaşamaktan iyidir. (Dostoyesvski) . Korku insanları mahkûm eder, umut insanları özgür bırakır.
Temel felsefe demokrasi olması gerekir ‘’demokratik bir düzen ancak; hiçbir vatandaşın ne başkasını satın alacak kadar zengin, nede kendini satmak zorunda kalacak kadar yoksul olmadığı bir toplumla mümkün olabilir.’’( J.J.Rousseau)
Şairin dediği gibi,
Bu sokaklar acıya kardeş olur, Yaralar kapanmıyor, Mezar taşlarına bak, Toprak kan olur, Duvarların dili olsa konuşsa, Benim acı öyküme karanlık çöker yine de…
Ressamlar bu yaşanan bu acıyı hiçbir zaman resmedemeyecek, acı yaşayan insanların yüreklerindeki sızıyı kâğıtlara çizemeyecek. Ancak geride kalanlar bu acının bir daha yaşanmaması için ahlak felsefesini öğrenip tüm iş ve işlemlerine ahlak ile yaparak, kendi salasını dinleyerek kara toprağın bağrına giden o insanlara atfedebilir. İşte o gün asra bedel olan bir gün olur.
Sahip olduğumuz her şeyi yitirdiğimizde bizi ayakta tutacak olan şey, sahip olduğumuz felsefemizdir.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları