10 Mayıs 2023 - Çarşamba
Eyüp Bozkurt: Ben Kimim!... Biz Kimiz!....
Eyüp Bozkurt: Ben Kimim!... Biz Kimiz!....
Yazar - Eyüp Bozkurt
Okuma Süresi: 4 dk.
558 okunma
Eyüp Bozkurt
-Ben Kimim!... Biz Kimiz!...
Her şeyin ötesinde biz İNSANIZ… İnsan olmanın vasıfları vardır. Bu vasıfları kaybettiğimizde sevgi, saygı, ilke ve değerler, adalet duygusu, hakkaniyet, vicdan kaybolmakta ve hayatın akışı içerisinde gerçeklerden uzaklaşmaktayız.
İnsan olmanın vasfıyla yani özümüzle yaptığımız her şey anlamlı ve heyecan vericidir. Yine özümüzden uzaklaştığımızda; güvenin yerini güvensizlik, sevginin yerini nefret, dürüstlüğün yerini sahtekarlık, dayanışmanın yerini rekabet, mütevaziliğin yerini gösteriş ve ego almış olacak.
Üretimden daha çok tüketimin arttığı bu zaman diliminde, bedenen ve kafa yapısı olarak sağlıksız yetişen bireylerin toplumda çoğunluk oluşturduğunu gözlemliyoruz. Bir insanı eğitmek uzun yıllar gerektirir. Şahıs ve maddesel boyutta eğitim ve sonrasında üretim asıl olması gerektiren toplumsal yapıyı oluşturur. Bilim insanlarımız olmalı mesela, yazar, müzisyen, dansçı, ressam heykeltraş, sucu, elektrikçi, boyacı vs. kalifiye insan gücü yetiştirmeliyiz. Bu yetişen bireyler, çözüm odaklı yapılarıyla toplumsal gelişim anahtarı haline gelirler. Umut ve sevgi dolu, özgüvenli beraberlik ve eşitlik duygusuna hakim, şefkatli ve adil yaşamdan zevk alan, doyumlu, mutlu ve onurlu bireylerden oluşan millet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Muhasır medeniyetler seviyesine” ulaşmış olacaktır.
Bir şehre gittiğimizde önce belirli bir yerini öğreniriz. Sonra zihinsel haritamız genişler ve zamanla tüm şehri tanırız. Aynen bunun gibi; konuşmak, insanlarla iletişim hatta empatik iletişim kurmak. İyiler dünyasının navigasyonudur. Konuşmak genişletir, kavga daraltır, kutuplaştırır, uzaklaştırır, ötekileştirir.
Bir millet, yukarıda bahsettiğim meziyetler çerçevesinde sevip saydıkça, milli ve dini değerlerine sımsıkı tutundukça, şahsi menfaatleri ile para ve rütbe kazananları telaş alır. Ülke olarak birlik ve beraberlik ruhu düşmanın uykularını kaçırır. Bunun da neticesinde faşizm ortaya çıkar. Faşistlerin ortak özelliği ise, onlara emir veren kişiden reddedemeyecek kadar korkak olmalarıdır. Tek adam rejimi olan faşizm, bir bakıma kendi milletini sırtından vuran korkaklar birliğidir.
Yeni dünya düzeninde ise durum çok daha vahim hale gelmiş durumda. Yöneten ve yönetilenler arasında, o coğrafyanın kültürel ve inanç değerlerine göre bağ kurulur. Yeri ve zamanı geldiğinde de bu değerler üzerinden algılar oluşturulur. Ta ki; mevcut statü ve iyiliklerin ardındaki kötülükleri devam etsin, gözükmesin. Pekala! yönetilen bu can damarından yakalanırsa ne olur?
Söylenen her şeyi olduğu gibi kabul edip yapar.
Bireylerin zamanını öyle boş unsurlarla meşgul ederler ki; her günleri birbirinin kopyası olur.
Hayat ve meşakkatleri artar ve sorup sorgulama yeteneklerini kaybederler.
Belki de hayatları boyunca borca müptela olurlar.
Eğitim adı altında amaçsız insanlar yetişmiş olur.
Hayat insanları bedenen ve kafa olarak o kadar yorar ki, hayatta kalma mücadelesi verirken bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışını benimserler.
Bir diğer husus ise, iyilik ve sevgi, bunları pazarlayanların dilinde çürür. Bu metot ile maalesef belirli bir kitleye kötülüklerini perdelemiş olurlar. Bir bakıma halının altına süpürürler. Ta ki; genel bir temizlik zamanı gelip o halı kalkana kadar.
Kurtuluş savaşı ve Sakarya meydan muharebesi yaşamış olan ecdadımızın, bu kutsal vatan topraklarını, canlarını hiçe sayarak müdafaa ve muhafaza ruhunu, bizim de insan olmanın onuruyla bu zaman diliminde yaşama ve yaşatma şuuru içinde olmamız gerektiğini savunuyorum. Buraya kadar olan söylemlerin dağınık gibi gözükse de mevzunun derin ehemmiyetli olmasına binaen; her noktada bam telinde dokunduğumu düşünüyorum. Buradan özü, insan olanlara selam olsun!...
Eyüp BOZKURT
Yorumlar (0)