bodrum escortlar beylikdüzü escort bayan

deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2023 https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri

09 Temmuz 2023 - Pazar

YENTÜR: DEĞİŞEN DÜNYAMIZIN DEĞİŞMEYEN YÜZLERİ SİYASİ PARTİLER

YENTÜR: DEĞİŞEN DÜNYAMIZIN DEĞİŞMEYEN YÜZLERİ SİYASİ PARTİLER

Yazar - Doç Dr Derya Berrak
Okuma Süresi: 7 dk.
459 okunma
Doç Dr Derya Berrak

Doç Dr Derya Berrak

-
Google News
 
DEĞİŞEN DÜNYAMIZIN DEĞİŞMEYEN YÜZLERİ: SİYASİ PARTİLER
 
 
Doç. Dr. Derya Yentür 
 
 
Tarihsel perspektiften bakacak olursak, dünyamızın XVIII. yüzyılda buhar makinasının icadıyla başlayan İlk Endüstri Devrimi’nden bu yana, neredeyse her yüz yılda yeni bir sanayi devrimine tanıklık ettiğini görürüz. 19.yüzyılda elektrik enerjisinin kullanımı ve seri üretime geçilmesi ikinci Sanayi Devrimi’nin işareti sayılmışken, 20.Yüzyılda üretim süreçlerinin otomasyonu ve bilgisayar kullanımının başlaması üçüncü Sanayi Devrimi olarak adlandırıldı.
Günümüzde ise dördüncü Sanayi Devrimi’nden bahsediliyor ve önceki zamanlarda gerçekleşen endüstriyel devrimler gibi sosyal, ekonomik, toplumsal ilişkilerimiz kökten değişiyor. Artık, insanlar, makineler ve üretilenler arasında bağlantılar, etkileşimler ve gerçek zamanlı komünikasyonlar mevcut. Öte yandan, içinde bulunduğumuz dönem an be an kendine özgü ifadelerini, formlarını oluşturmakta: Siber Sistemler, Robotlar, Nesnelerin İnterneti, Bulut Bilişim, Tabakasal Üretim, Sanal Gerçeklik, Siber Güvenlik, Yapay Zekâ gibi ifadelerden her biri ayrı bir pazarı ve yenilikçi rekabet arenasını temsil ediyor. Teknoloji üreten bazı şirketlerin orta ölçekteki devletlerin bütçesine varan hatta geçen kazanımları olduğu görülüyor. Gelişmiş ülkeler eğitim, sağlık, istihdam, yatırım gibi konularda bu yeni kavramlara göre devlet bazında hazırlıklar ve politik düzenlemeler yaparak dönüşümlere ayak uydurabilirken; diğer ülkeler diğer sanayi devrimlerini yakalayamadıkları şekilde bu değişimlere de uyum sağlayamıyor, devletler arasındaki rekabet alanlarında kendilerine yer bulamıyorlar.
 
Sanayi üretiminde önde olan Almanya 2013 yılında yeni dijital sanayi dönemine Endüstri 4.0 adını vermişti. Japonlar, biraz daha ileri gidip Toplum 5.0’ı tartışmaya başladı Endüstri 4.0’ın teknolojiyi merkezine alarak ekonomiyi kalkındırma - gelişim vizyonunun aksine insanı merkeze alarak Toplum 5.0 ‘ı süper akıllı toplum olarak tanımlıyorlar. Endüstri 4.0 verimlilik ve kâr üzerine odaklanıyorken, Toplum 5.0 insan ve insan yaşam kalitesine odaklanıyor.
 
 
 
Öte yandan tüm bu değişim ve dönüşümlere uyum sağlayamayan kurumlar da var: Örneğin, Siyasi Partiler.  Vizyon ve öngörü sahibi olmayan, araştırmaktan, incelemekten, merak duygusundan, bilimsellikten uzak siyasi partilerin ve siyasetçilerin anlayamadığı tek şey değişimlerin şekillendirip dönüştürdüğü dünyamız da değil üstelik; kendi akıbetleri…
 
 
Önümüzdeki günlerde Zet Kitap tarafından yayınlanan ve beğenilerinize sunulmak üzere dağıtımı yapılacak olan   GÖÇ’ÜN BEYİN İLE YOLCULUĞU / ULUSLARARASI GÖÇ VE BEYİN GÖÇÜ ÜZERİNE isimli kitabımda bundan bahsediyorum. Değişen dünyamızın değişemeyen yüzleri olan siyasi partiler nedeniyle dünyanın dört bir yanında göçmen karşıtlığı yükseliyor, insanlar şiddeti ve öfkeyi yükselterek güç kazanacaklarına, güvende olacaklarına ikna ediliyorlar. Böylece, medyada nedensiz ya da anlık nedenlerle prehistorik dönemin tarih öncesi yaratıklarına dönüşen görüntüler seyretmek zorunda kalıyoruz. Siyasetin, 1960’lardan itibaren ciddi bir dönüşüm geçirmesine karşın, ülkemizde siyasal partilerin bu değişimden strüktür işleyişi bağlamında daha az etkilendiği biliniyor. Bu durumun gerçekte pek çok nedeni var. Fikrimce, başlıca neden de siyasetin yapısal bir dönüşüme uğrayan talepleri karşılayamaması ya da karşılamak üzere tek merci olmaması. Böylece, siyasete olan ilgi azalmış, siyasal partilerin iç işleyişleri ve teşkilatlanmaları anlamında durağanlaşma meydana gelmiş olabilir. Elbette siyaset kurumunun, seçmenini oluşturabilmesi için ihtiyaçlarını iyi bilmesi, belirli araçları kullanması gerekir. Ancak, 21. yüzyılda siyasi partilerin adeta şirket gibi çalışmalarından, vatandaşlarına ve seçmenlerine bir müşteri gibi yaklaşmalarından, seçim zamanlarında parti programını bir ürünü pazarlar gibi pazarlamalarından çok hoşnut değilim. Siyasal ürünün yeni pazarlama alanı: Youtube, Twitter, İnstagram, Facebook gibi sosyal ağlar. Ayrıca günümüzde kişiselleşmiş siyasallıklar da mevcut. Seçmenler siyasi partiden çok kişiselliklere oy veriyorlar.  Siyasi partilerin küresel ölçekli değişimlere uyumu sadece seçmenlerine ürünlerini yeni koşulların olanak tanıdığı araçlarla sağlaması üzerinden değerlendirilemez. Belki de partilerin yeniden yapılanmak için piyasanın kendine göre yolunu bulmasını, iyi-kötü yeni bir değerler dizisini oluşturmasını beklemesi dahi dönemin şartlarına ayak uyduramamanın göstergesi sayılabilir, sayılmalıdır da! Unutulmamalıdır ki siyasi partilerin ve liderlerin öncü olmak, temsil ettikleri toplumun geleceğini öngörmek, düşünmek, insanları çıkar gruplarının adalet ve merhametine terk etmemek gibi görevleri de vardır. Daha yaşanabilir, adaletin fırsat eşitliğinin her alanda, her anlamda oluşturulduğu bir toplum ortamını sağlamak da siyasilerin görevidir ve çözüm: Değişimdir, değişmek ve değiştirmektir!
 
 
Bu bağlamda, Endüstriyel yenilikler her şeyi olduğu gibi siyaseti de siyasi partileri de tamamen değiştirecek diye düşünüyorum. Yönetim kadrolarında gençleşmeye gitmeyen partilerin; teknolojinin sosyal ağlar vb. yollarla gündelik yaşamımızın bir parçası olduğu şu dönemde siyasetin hala birkaç delegeyle/birkaç milletvekiliyle yürütülebileceğine inananların devri çoktan bitti bence. Artık dünyada her konuda en geniş katılım esas alınıyor. Demokrasinin, birkaç yılda bir “oy verip evde oturmak” olmadığı düşünülüyor. Kadınlar, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar görünür olduklarından,geri planda tutanlar güç kaybediyorlar. Dünyada siyasi partilerin en önemli birimini Araştırma ve Geliştirme ekipleri oluştururken, bizde üyelik kavramının hala kağıt üzerinde değerlendirilmesinin yanlışlığı da anlaşılacak diye umut ediyorum.
 
 
Belki böylece; Siyaset -olması gerektiği gibi- sadece birkaç kişinin değil “toplumun saygısını kazanmış” kişilerin işi haline gelecek. Siyasi partiler de siyasetçiler de “üretim” esasına göre sıralanacaklar. Söz üretemeyen, gelecek vizyonu olmayan, katılım yolları oluşturamayan, adalet ve özgürlük üretemeyen her yapı yok olmaya mahkûm değil midir zaten? 
 
 
Yeni Sanayileşme sürecinin dönüşümleri ile tüm dünya değişirken ve her şey yeniden anlam kazanırken bugünün siyaseti ve siyasetçilerinden geriye ne kalacağını hep birlikte göreceğiz. 
 
 
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları